
Akıllı şebekeler akıllı binalardan başlar. Binaların enerji performansı, makro ölçekte şebekeyi etkiler.
Peki dışı giydirme cam cepheli, en az 10-15 katlı, girişinde kartlı geçiş turnikeleri bulunan, resepsiyona kimlik bırakarak girdiğiniz; merkezi klima sistemiyle sıcaklığı kontrol edilen, kapısında son zamanlardaki moda deyimleriyle “iş merkezi”, “plaza” ya da “center” yazan her bina akıllı bina mıdır? Binanın enerji performansı ile binadaki mekanik ve elektrik-elektronik sistemlerin enerji verimliliği, binaya iliskin mimari tasarım parametreleriyle doğrudan ilişkilidir.
Bu parametreler içerisinde en önemlileri olarak, binanın yeri, diğer binalara göre konumu, yönü, formu ve bina kabuğu sayılabilir. Bu parametrelerin her biri enerji etkin bina tasarımında, dolayısıyla akıllı bina tasarımında önemli rol oynayan ve binanın enerji performansına etkileri birbirleriyle bağlantılı parametrelerdir.
Akıllı binaların en önemli hedefi binaların enerji etkin olmasını sağlamak olduğuna göre; akıllı binaların tasarımında bu mimari tasarım parametrelerinin önemi yadsınamaz.
Aksi takdirde bina sadece otomasyon ile mekanik ve elektrik-elektronik sistemlerin kontrolü sağlanmış, klasik bir bina olmaktan öteye geçemez.
Son yıllarda küresel ısınma, susuzluk, çevre kirliliği ve doğal kaynakların hızla tüketilmesi yapı sektöründe çevre dostu binaların yapılmasını gündeme getirmiştir.
Belli standartlar getirilerek sertifikalanmakta olan yeşil binalar yapı sektöründe daha değerli, doğaya saygılı, ekolojik, konforlu ve enerji tüketimini azaltan binalar olarak yeni bir yönelim ve sektör ortaya çıkarmıştır.
LEED, BREEAM, DGNB gibi yeşil bina sertifikalandırmalarında amaç, çevreyi daha az kirleten, küresel ısınmayı önlemeye çalışan, daha az enerji sarfiyatı yapan binaların artırılmasıdır.
Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) tarafından, Türk Yeşil Bina Sertifikası‘nın (4 Yapraklı Yonca) hazırlıkları tamamlanmıştır.
Binaların Enerji Performansı
Akıllı binalardan içine akıl konmuş binalara yönelim akıllı şebekeler yolunda önemli bir adımdır.
Akıllı sistemlere geçişe karar verildiğinde hemen ertesi gün böyle bir yapıya geçilmesi mümkün olmamaktadır.
Tam olarak geçiş 20-30 yıllık bir süreç alabileceği öngörüldüğünde, ancak bazı önlemler ile bu sürecin kısaltılması mümkün kılınabilir.
Akıllı sistemler için yasal düzenlemeler, standart yapılar belirlenmeli ve çerçevede tüm insanların olduğu bilinci verilmelidir. İnsanlar konu ile ilgili bilinçlendirilmelidir. Kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapılmalıdır.
Mevcut sistemi tümden atamayacağımız için, burada önemli olan ve yapılması gereken bundan sonra sisteme entegre edilmesi planlanan yapıların akıllı sisteme uygun inşa edilmesi olmuştur. Yeni nesillerde de gerekli bilincin inşası aynı öneme sahiptir.
Teknoloji trendleri göstermektedir ki, akıllı şebekeler, akıllı kullanıcılar olmadan çok büyük etkiler yaratamayacaktır.
Çünkü akıllı şebeke kavramı teknoloji marketlerinden alabileceğiniz tak-kullan şeklide bir cihazdan çok öte; insanlarda farkındalık uyandırarak, enerji tüketimlerinin farkında olan dolayısıyla yönetebilen insanları gerektirmektedir.
Gerçek sürüdürülebilirlik, sürdürülebilir üretim ve tüketiminin birlikteliği ile sağlanır. Aklı başında bir şebeke ve şebeke kullanıcısı dileklerimizle.
Şahin Çağlayan
Enerji, Çevre ve Ekonomi Merkezi
Özyeğin Üniversitesi
Bir cevap yazın