• Birinci navigasyona geç
  • Skip to main content
  • Birinci sidebar'a geç
  • 5G
  • Nesnelerin İnterneti
  • Blockchain
  • LPWAN
  • İçerik Gönder
  • S.S.S
  • Sözlük
  • Dökümanlar
  • İletişim

akillisebekeler.com

Yeni Nesil Akıllı Teknolojiler

  • Anasayfa
    • Hakkımızda
    • Gizlilik Politikası
    • Şartlar ve Koşullar
    • Yasal Uyarı
    • İçerikleri Listele
  • Blog
  • Makaleler
    • Akıllı Binalar
      • Neden Bina Enerji Yönetim Sistemleri?
    • Akıllı Sayaçlar
      • OSOS Nedir? OSOS Yönetmeliği ve Haberleşme Teknolojileri
        • LPWAN İle OSOS
        • NB-IoT İle OSOS
        • LORAWAN ile OSOS
        • Sigfox İle OSOS
      • OSOS (Otomatik Sayaç Okuma)
      • Dağıtım Şirketlerinde Otomatik Sayaç Okuma Sistemi (OSOS)
      • Akıllı Şebeke Mi, Yoksa OSOS mu?
    • Alternatif Enerjili Elektrik Sistemleri
      • Rüzgar Enerjisi
      • Güneş Enerjisi
    • Blockchain
      • Akıllı Şebekeler ve Blockchain
      • Blockchain ile Enerji Ticareti
      • Bankacılık Sektöründe Blockchain
    • Elektrikli Araçlar
      • Bugün Arabayla Çıkmasak mı?
      • Elektrikli Araba Mı Baksak?
  • Medya
    • Haberler
    • Röportajlar
  • Danışmanlık
  • Eğitim
    • Sektör
  • Analiz
    • 5G
      • 5G ve IoT
      • 5G Stratejileri
      • 5G Özellikleri ve Senaryoları
      • Değişen İş Modelleri ile 5G
      • 5G ile Akıllı Şebekeler
      • 5G Uygulamaları: Enerji Sektöründe Beklenen Teknolojik Yenilikler
    • Nesnelerin İnterneti
      • Nesnelerin İnterneti (IoT) Değer Zinciri
      • IoT İş Modeli
      • Telekom Operatörleri için IoT İş Modeli
      • IoT’nin Türkiye’deki Durumu
      • Nesnelerin İnternet (IoT); Enerji Çözümleri
      • Nesnelerin İnterneti (IoT); 2019 Özet – En Önemli IoT Teknolojisi Atılımları
    • LPWAN
      • LPWAN Nedir?
      • LoRAWAN ile IoT Deneyimi
      • eLTE-IoT Nedir?
      • LPWAN İle OSOS
    • Köşe Taşı İçeriklerimiz
      • Tek ve Çok Zamanlı Tarife Nedir?
      • Elektrik Tüketiminde Tek ve Üç Zamanlı Tarife Seçenekleri.
  • İletişim
    • Ekibimiz
    • İçerik Gönder
    • S.S.S
    • Sözlük
Buradasınız : Ana Sayfa / Arşivleri dağıtık üretim

dağıtık üretim

Gelecek Vaat Eden Bir Dağıtık Üretim Kaynağı Olarak Rüzgar Enerjisi

Okunma Süresi: 5 Dakika Yazar: Samed GURGUROĞLU Güncelleme: Şubat 15, 2020 19:45Yorum yapın Kategori: Rüzgar Enerjisi Etiketler: dağıtık üretim, ilk rüzgar santrali ilk rüzgar enerji santrali, ruzgar enerjisi, rüzgar teknolojileri, rüzgar turbini

Abone ol


Dağıtık Üretim Kaynağı Olarak Rüzgar Enerjisi; Rüzgar enerjisinin kullanımı çok eskilere dayanmaktadır. İlk olarak, Asya Medeniyetlerinden Çin, Tibet, Afganistan ve İran’da kullanıldığı bilinmektedir. Rüzgar türbinlerinin kullanımına ait ilk yazılı bilgiler Büyük İskender tarafından M.Ö. 200- 300 yıllarında basit yapıdaki yatay-eksenli rüzgar türbinler hakkındadır.

Rüzgar enerjisi potansiyelinin büyüklüğü nedeniyle göz ardı edilemeyecek bir dağıtık üretim ve yenilenebilir enerji kaynağıdır.

Fosil yakıtların ucuzluğu yedeniyle yeterli seviyede önemsenmeyen rüzgar enerjisi, 1970’li yıllardaki petrol krizleri nedeniyle tekrar hatırlanmıştır. 1980 sonrasındaki gelişmelerle; Avrupa ve ABD’de rüzgar santralleri ekonomi, çevre ve enerji açısından çağdaş mühendislik ürünleri haline gelmiştir.

Rüzgar türbinlerinin seri üretimine geçilmesi ile bu alandaki yatırımlar ve türbin üzerindeki gelişmeler gün geçtikçe artmış ve rüzgar santralleri kurulmuştur. Önceleri kara parçaları üzerinde kurulan rüzgar santralleri, artık denizlerin üzerine (Alarga – Offshore) kurulmaktadır.

1970’li yılların sonlarında, rüzgar enerjisi sağlayan küçük rüzgar türbinleri, diğer alternatif enerjilerle karşılaştırıldığında, yatırım maliyetlerinin azlığı ve gelişen teknolojilerin etkisiyle, pek çok kişinin ilgisini çekmiştir.

1979–1985 yılları arasında uygun devlet kredileri ile 4500’den fazla 1 ile 25kW arasında değişen güçlerde rüzgar santralleri yapılmıştır. Aynı dönemde çeşitli özellikte 1000 adet uzaktan kontrollü sistem tesis edilmiştir.

Dağıtık Üretim Kaynağı Olarak Rüzgar Enerjisi – İlk Rüzgar Türbini

Dünyada; rüzgar enerjisinden elektrik üreten ilk türbin, 1891’de modern aerodinamiğin önemli mühendisi olan Paul la Cour tarafından Danimarka’da inşa edilmiştir.

Elektriğin birim fiyatı yüksek olduğundan, 1980–1981 yıllarında, endüstriyel ve teknolojik gelişmeler sonucu 55kW kapasiteli rüzgar türbinleri yapılıp, üretimine başlanmıştır.

Rüzgar endüstrisi daha çok yaygınlaşmış ve Risoe National Laboratuvarı yardımı ile Avrupa Rüzgar Atlasının gelişmesine paralel olarak elektrik birim fiyatlarında önemli ölçüde azalmalar meydana gelmiştir.

En küçük rüzgar türbinleri 1982 yılında California piyasasına girdiğinde, Danimarka’da uzun süredir kullanılmaktaydı. California’da 1979–1985 yılları arasındaki devlet yardım programı etkisini göstermiş ve 1981 yılında 150 adet olan küçük rüzgar türbin sayısı, 1985 yılı sonlarında 16000’e ulaşmıştır.

California’daki bütün rüzgar türbinlerinin %75’ine ortak olan Danimarkalı üreticiler, 55kW’lık rüzgar türbinleri için bir endüstri kurmuşlardır. Danimarkalı üreticiler, bugün bile dünya çapındaki piyasada en büyük üretici olma özelliğini elinde bulundurmaktadır. 1985 yılında 25m kanat çapında ve 250kW gücündeki prototipi California’da yapılmış ve kısa bir zaman içinde piyasaya sürülmüştür.

Danimarka da ise piyasayı canlı tutmak amacıyla ev tipi rüzgar türbinleri tekrar geliştirilerek piyasaya sürülmüştür. Bugün bile 0,1–10kW arasında bağımsız çalışan çeşitli güçlerde ev tipi rüzgar türbinleri imal edilmektedir.

Almanya Rüzgar Türbini Teknolojisi

1989 yılından itibaren Almanya’da rüzgar türbini teknolojisi hızla gelişmiştir. Rotor çapı 25m, çıkış gücü 150-250kW olan türbinler imal edilmiş ve bunu rotor çapı 30-35m, çıkış gücü 300kW’dan büyük türbinler izlemiştir.

Bu türbinler 2–3 yıl piyasaya egemen olmuştur. 1992 Ağustos ayında ilk Tacke-Windtechnik’in yaptığı 500kW’lık türbin çalışmaya başlamıştır. Bunu ENERCON’un E40 ve diğer Avrupalı üreticilerin ürettiği türbinler takip etmiştir. 500kW’lık rüzgar türbinlerinin gelişmesi için 37m kanat çapında rotor imalatına başlanmıştır.

Bunu 46m çapında ve 600kW gücünde ve özellikle iç bölgelerde, düşük rüzgarlı alanlarda kullanılmak üzere dizayn edilmiş türbinler izlemiştir. Tacke-Windtechnik’in yaptığı 500kW’lık türbinden dört yıl sonra 1996 yılı sonlarına doğru ENERCON 66m çaplı 1,5 MW gücünde rüzgar türbinleri üretmeye başlamıştır. Bu ilerlemeyi; 66m çaplı ve 1,65 MW gücündeki türbinler izlemiştir.

 Artık günümüzde karadaki uygulamalar için 70m, 80m hatta 100m rotor çaplı ve 2 MW ve üzeri güçlerdeki bir RT görmek olağan dışı değildir. Rüzgar enerjisi bakımından deniz alanları karalara göre daha büyük zenginlik gösterdiği için denizlerde de deniz üstü (Offshore – Alarga) rüzgar santralleri kurulmasına başlanmıştır.

Birinci etapta kıyıdan uzaklığı 10km’yi ve derinliği 10m’yi geçmeyen alanlar hedeflenmiştir. İlk deniz üstü rüzgar çiftliği 5 MW güçle Danimarka’da Lolland adası yakınlarında kurulan Vindeby rüzgar çiftliğidir.

Yazar: Samed GURGUROĞLUYorum yapınKategori: Rüzgar EnerjisiEtiketler: dağıtık üretim, ilk rüzgar santrali ilk rüzgar enerji santrali, ruzgar enerjisi, rüzgar teknolojileri, rüzgar turbini



Dağıtık Üretim

Okunma Süresi: 7 Dakika Yazar: Sertaç Şamioğlu Güncelleme: Şubat 15, 2020 19:50Yorum yapın Kategori: Alternatif Enerjili Elektrik Sistemleri Etiketler: dağıtık üretim, enerji verimliliği, fosil yakıt

Abone ol


Dağıtık Üretim Nedir? Günümüzde gelişmiş ülkeler enerji ihtiyaçlarının büyük bir kısmını fosil yakıt kullanan; suyun potansiyel enerjisinden faydalanan veya nükleer enerjiden yararlanan büyük ölçekli ve merkezi enerji üretim tesisleri vasıtasıyla sağlamaktadır.

Bu tesisler her ne kadar üretim verimi açısından parlak rakamlar ortaya koysa da; genellikle üretilen enerjinin yerleşim birimlerine ve sanayi tesislerine iletimi için uzun enerji iletim hatlarına ihtiyaç duyarlar ve bu durum da iletim kayıplarına sebep olur.

Ayrıca elektrik enerjisi üretim tesislerinin kurulacakları yerlerin seçilmesinde ekonomik, tıbbi, coğrafi, politik ve güvenliğe dayalı endişelerden kaynaklanan pek çok faktör göz önünde bulundurulmaktadır.

Örneğin; bir hidroelektrik santralinin yapısı gereği kendisini taşıyabilecek özelliklere sahip bir akarsuyun üzerine kurulması gerekirken bölgenin jeolojik ve ekolojik yapısı ile bölgede yaşayan insanların hayatlarına sosyal boyutta etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır.

Bu ve benzeri durumlar enerji üretiminin önünde birer doğal sınır olarak geçerliliğini korumaktadır. Üstelik günümüzde gittikçe artan çevresel duyarlılık nedeniyle; bu santrallerin  salınımları ve hava kirliliğine olan etkileri de birer soru işareti olarak akıllarda yer bulmaktadır.

Tam da bu noktada uzun zamandır düşük üretim kapasiteleri nedeniyle; görmezden gelinen yerel enerji kaynaklarının efektif bir şekilde kullanılmasına yönelik fikirler canlanmıştır.

Geçmişte rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmak için geniş alanlarda güneş tarlaları ya da rüzgar çiftlikleri kurmak gerekirken; artık bu tesislerin daha düşük kapasiteli ve dağınık bir şekilde kurulmuş bile olsalar etkin bir biçimde şebekeye entegre edilmesi söz konusudur.

Dağıtık Üretim Nedir? – Akıllı Şebeke Altyapısı

Akıllı şebeke altyapısı ve onun getirdiği çift yönlü enerji aktarımı, etkin ve hızlı hata kontrolü gibi özellikler sayesinde; yerel enerji kaynakları (rüzgar, güneş, jeotermal vs) atıl olarak beklemekten kurtulmuştur. Bu şekilde dağınık halde kurulan ve yoğun çeşitlilik arz eden tesisler vasıtası ile enerji üretimi özelliklerinden de anlaşılabileceği gibi yaygın olarak “dağıtık üretim” şeklinde adlandırılmaktadır.

 Fosil yakıtlarda görülen tükenme işaretleri bu yakıtlar geleneksel enerji üretme metotlarıyla yakından ilişkili olduğu için; enerji fiyatlarında beklenmedik artış ve dalgalanmalara yol açmaktadır.

Öte yandan ise bu fosil yakıtların kullanımından kaynaklanan sera gazı salınımı ciddi bir çevre sorunu olarak tehdit unsuru olma niteliğini korumakta ve her geçen gün daha ciddi bir hâl almakta, “küresel ısınma” ise gezegenimizin geleceğini tehdit etmekte.

Zaman zaman bu sorunlara alternatif çözüm olarak gösterilen ve bir zamanlar kendisine büyük umutlar bağlanan nükleer enerjinin ne kadar tehlikeli olduğu Japonya’nın Fukushima tesislerinde meydana gelen kaza ile bir kez daha ortaya çıkmış oldu.

Günümüzde işletmede bulunan merkezi elektrik güç santralleri oldukça ileri teknolojilere sahiptir. Ancak arıza olasılıklarının azalmış olması ve üretim veriminin yüksekliği ortaya çıkan enerji dar boğazını gizleyemez.

Daha önce riski minimize etmek için kurulmuş olan bu merkezi sistem bugün kendi başına ciddi riskler taşımaktadır. Nitekim günümüzde elektrik kesintilerinin çoğu, iletim hatları veya trafo merkezleri kökenli arızalardan kaynaklanmaktadır.[8] Ayrıca bu hatlarda yaşanan enerji kayıpları verimi düşürmektedir.

Dağıtık elektrik üretimi, sistem genelinde bakıldığına şu başlıklar altında sıralayabileceğimiz kimi avantajları sağlamaktadır;

  • Enerji verimliliği,
  • Yakıt çeşitliliği,
  • Etkin risk koruması,
  • Esneklik,
  • Arz sürekliliği ve güvenliği,
  • Yerel kalkınma,
  • İlave yatırıma ihtiyaç duymaması.

 Enerji Marketinin Liberalleşmesi

“Liberal” market kavramında en önemli unsur değişen ekonomik gelişmelere en esnek biçimde uyum sağlayabilmektir.

Dağıtık Üretim Nedir? Dağıtık üretim teknolojileri nispeten küçük boyutları ve kısa kurulum süreleri sayesinde bu avantajı ellerinde tutmaktadır.

Bu nedenle mevcut marketteki açıkları kapatmak için üreticiler gittikçe artan bir ivmeyle dağıtık üretime yoğunlaşmakta ve bu alana ilgilerini yöneltmektedir. Bu aynı zamanda bir tüketicinin kendisine en “uygun” enerji kaynağını seçebilmesi anlamına da gelmektedir.

Mevcut tüketici alışkanlıkları nedeniyle rüzgar ve güneş gibi; nispeten yenilikçi enerji kaynaklarına yönelmekte bir toplumsal direnç söz konusu olsa da; dağıtık üretimin artan ekonomik avantajı bu direncin gittikçe zayıflamasına sebep olmakta, yakın gelecekte büyük oranda ortadan kalkacağının işaretlerini vermektedir.

Dağıtık üretim acil enerji ihtiyaçlarına hızlı ve esnek bir çözüm sunduğu için; bu tarz “pik” anlarında oluşabilecek potansiyel fiyat dalgalanmalarının da önüne geçerek doğal bir filitre görevi de görmektedir.

Güvenilirlik ve Güç Kalitesi

Elektrik şebekelerinde güvenilirlik problemleri denince genellikle akla ani voltaj düşümleri gelmektedir. Bu düşüşler kimi zaman uzun vadeli sorunlara yol açmakta ve bazı örneklerde kısmi veya genel “çökme” durumlarına neden olabilmektedir. 

Pek çok gelişmiş Avrupa ülkesinde güvenilirlik seviyeleri ileri mühendislik standartları nedeniyle oldukça yüksektir ve tüketiciler bu gerilim düşümlerinden pek etkilenmez. Onu bir sorun olarak görmelerine gerek kalmaz.

Ancak enerji marketinin yapısındaki değişiklikler ve artan “liberalleşme” kaliteyi ön plana çıkaran bu yaklaşımı değiştirerek fiyat bazlı bir yaklaşıma kaymaya neden olduğu için gelecekte düşecek standartlar tüketicilerin bu sorunları daha ciddi biçimde hissetmesine neden olabilir.[9]

Öte yandan endüstri üretimi için güvenilir ve sürekli enerjinin önemi oldukça açıktır. Haberleşmeden kimya endüstrisine kadar pek çok alanda aksi durumda ortaya çıkacak hasarların maddi karşılığı oldukça yüksek olabilir.

Bu endüstrilerde yer alan firmaların şebeke kaynaklı enerjide yaşanabilecek güvenilirlik sorunlarını ortadan kaldırmak için kendi yüksek standartlarını oluşturma yoluna gitmeleri ve bunun için kendi dağıtık üretim tesislerini kurup bu alana yatırım yapmaları oldukça olasıdır.

Bahsi geçen yüksek dereceli voltaj düşümlerinin yanı sıra şebeke yapısındaki sorunlar ve açma kapama hataları kaynaklı daha düşük etkili voltaj düzensizlikleri ve ideal dalga formundan sapmalar yaşanabilir, şebeke üzerinde harmonikler ve faz dengesizlikleri oluşabilir. Bu durum ise mevcut güç kalitesinin düşmesine sebep olmaktadır.

Güç kalitesi üzerinde dağıtık üretimin etkilerine dair çelişkili görüşler kendi savlarını ortaya koymaktadır.

Bir yandan güç iletiminin zor olduğu ve güç ihtiyacının yüksek bulunduğu yerlerde mevcut şebeke ile senkronize çalışabilecek ek tesisler ihtiyacın karşılanmasını sağlayabileceği gibi öte yandan dağıtık üretimin doğasında yer alan iki yönlü enerji iletimi şebeke dengesini bozucu rol de oynayabilir.

Yazar: Sertaç ŞamioğluYorum yapınKategori: Alternatif Enerjili Elektrik SistemleriEtiketler: dağıtık üretim, enerji verimliliği, fosil yakıt



Dağıtık Üretim Tesislerini Şebeke ile Bütünleştirmek

Okunma Süresi: 5 Dakika Yazar: Mehmet Tan TURAN Güncelleme: Şubat 14, 2012 16:35Yorum yapın Kategori: Makaleler Etiketler: akıllı şebeke, akıllı şebekeler, akıllı şebekelerin bölümleri, dağıtık enerji kaynakları, dağıtık üretim, enerji depolama, frekans kontrolü, kapasite faktörü, Smart grid, smart grid operations, türkiyede akıllı şebekeler, voltaj

Abone ol


Dağıtık üretim yatırımlarını cesaretlendirmek için temiz ve güvenli enerji üretiminin de dahil olduğu pek çok sebep bulunsa da üretim dağıtık olmasına rağmen; (üçüncü parti firmaların veya doğrudan tüketicinin elinde olacak şekilde) kontrolden hâlâ merkezi sistemin sorumlu olması akla şebeke ile dağıtık üretim merkezleri arasındaki uyumsuzluklardan kaynaklanabilecek kimi sorunları getirebilir.

Akıllı Şebekeler (Smart Grid) güvenlik, güç kalitesi, izolasyon senaryoları; altyapı yönetimi, sistem planlaması ve kontrolü gibi konuları da kapsayan bu soruların çoğuna olumlu cevap verebilmek için hayati öneme sahiptir.

Beklenmeyen bir arıza anında dağıtık üretim sistemleri tesisler, personel, kullanıcılar ve diğer üçüncü parti uygulayıcılar için güvenli sağlayabilecek yapıda olmalıdır.

Akıllı sayaçlar ve haberleşme tekniklerinin entegrasyonu; özel veya genel kullanıma açık Wi-Fi, WiMAX uygulamaları gibi çözümler sayesinde akıllı şebekeler tersine güç akışını, sıra dışı durumları ve üretimin anlık değerlerini denetleyebilir.

Akllı şebeke haberleşme çözümleri standart denetleme mekanizmaları ile kombine edildiğinde; önceden sahip olmadığımız kadar net bir bakış açısı ve daha sağlıklı ön görülere sahip olabileceğiz.

Ana şebeke ile bağlantının kopması gerekli kalite, seviye ve frekansta güç iletimini zora soktuğu için; endüstride dağıtık üretim tesislerinin kapalı bir şebeke içinde çalışması genellikle istenmeyen bir durumdur.

Dağıtık üretim tesislerinin güvenli olarak sistemden ayrıştırılabilmeleri için ek kontrol mekanizmalarına ihtiyaç duyulur.

Uzun süredir erkin olarak kullanılmakta olan güvenlik sinyali temelli yöntemler maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle; yerini akıllı şebekelerin beraberinde getirdiği nispeten ucuz ve güvenilir haberleşme çözümlerine bırakacak gibi görünmekte.

Örneğin geniş alanda WiMAX çözümlerine yönelecek tesisler bu yüksek hızlı haberleşme tekniği sayesinde; klasik yöntemlere kıyasla çok düşük bir maliyeti göze alarak bu sorunu çözebilecektir.

Dağıtık Üretim Tesislerinin Akıllı Şebekelere Bağlanması

Çoğu tesis çeşitli seviyelerde dağıtık otomasyon kontrol sistemlerine ve SCADA çözümlerine sahip olarak; yüksek hassasiyetle akım kontrolü ve analizine uygun olanaklara sahiptir.

Ancak daha düşük seviyede kontrol altında tutulan bir şebekeye dağıtık üretim tesisleri bağlandığında kimi sorunlar ortaya çıkabilir; dağıtık üretim çıktısı minimum veya maksimum üretim anlarında stabilizasyon kaybına yol açabilir.

Daha çok yenilenebilir dağıtık üretim kaynağı şebekeye entegre edildikçe bu etkiler katlanarak artacaktır.

Bu noktada akıllı şebekelerin getireceği yüksek hassasiyetli haberleşme çözümleri bu etkileri anlamak ve minimalize etmek için gerekli verileri sağlayabilecektir.

Tesisler ayrıca akıllı şebeke dağıtım yönetim sistemlerini de kontrol merkezlerine entegre edebilmek için yakın takip altında tutarlar.

Bu sistemler akıllı alarm uygulamaları, yük yönetimi ve daha iyi güvenli çalışma şartlarını sağlamalıdır.

Ayrıca heterojen dağılımlı dağıtık üretim kaynakları arasında eş güdüme de izin vermelidir. (Rüzgar, Güneş, Biyokütle vs.)

Enerji Depolama Teknolojileri

Enerji depolama teknolojileri geliştikçe pik noktalarında üretim dalgalanmalarını ortadan kaldırmak için hem yük hem kaynak gibi davranabilen uygulamalar geliştirileceği için; akıllı şebekelerin sistem etkilerini hem üretici hem tüketici gözünden inceleyebilecek seviyeye gelmesi gerekmektedir.

Dağıtık üretim kaynaklarının yükselen kullanım eğilimi kapasite faktörü, voltaj ve frekans kontrolü gibi hesaplamaların önemini artırmakta.

Rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kendi doğaları sonucu ortaya çıkan diğer zorluklar da; hesaba katılınca uzun dönemli dağıtık enerji üretiminin kontrol altında tutulabilmesi bütün dağıtık enerji kaynaklarının özelliklerinin ve karakteristiklerinin dikkatlice incelenmesini gerekliliğini de beraberinde getiriyor.

Şebekelerin bu şartlar altında güvenli bir çalışma sağlayabilmesi için; gerçek zamanlı verilere ve bu verilerin uygun biçimde işlenmesine ihtiyaç duyduğu görülebilir.

Dağıtık üretim tesislerinin akıllı şebekelere entegrasyonunda bir diğer anahtar nokta da tesislerin kaynağın kendisinden ve şebekenin geri kalan kısmından gelen bilgileri okuma, işleme ve buna göre hareket etme yeteneğinde yatmaktadır.

Gelişen bilgi teknolojileri ve getirdikleri yeni çözümler (ESB’ler gibi) sayesinde -bilgi işleme araçlarının da yardımıyla- sensör bilgileri ile hareket bilgileri arasındaki zaman aralığı gittikçe daralmakta, daha hızlı ve etkili tepki veren sistemler mümkün olmaktadır.

Mehmet Tan TURAN

Yazar: Mehmet Tan TURANYorum yapınKategori: MakalelerEtiketler: akıllı şebeke, akıllı şebekeler, akıllı şebekelerin bölümleri, dağıtık enerji kaynakları, dağıtık üretim, enerji depolama, frekans kontrolü, kapasite faktörü, Smart grid, smart grid operations, türkiyede akıllı şebekeler, voltaj



Dağıtım Şirketlerinde Farkındalık Oluşturmak

Okunma Süresi: 3 Dakika Yazar: Coşkun TEZEL Güncelleme: Şubat 15, 2020 23:27Yorum yapın Kategori: Makaleler Etiketler: akıllı şebeke, akıllı şebekeler, dağıtık üretim, edaş, Smart grid, türkiyede akıllı şebekeler

Abone ol


Neden Akıllı Şebeke Sistemi? Elektrik enerjisi sektöründe literatüre girmiş teknik tanımlar gibi, elektrik dağıtım hizmetlerinde de kabullenilmiş “ kayıp/kaçak gibi” kalıplar oluşmuş fakat bu tanımlar genel olarak net durumları ifade etmek yerinde biraz daha yüzeysel ve genel anlamda kalmıştır.

Şirketler değerlendirmelerini her ne kadar toplam hacim üzerinden yapsalar da; strateji oluşturmak ve potansiyel risklere karşı daha hızlı hareket kabiliyeti kazanmak için kaçak/kayıp yerine kaçak ve kayıpların ayrıştırılması yöntemi ile kendi işlemlerini daha mikro düzeyde kontrol edebilirler.

Neden Akıllı Şebeke Sistemi? İşte Cevabı

Bunun için; bir akıllı şebeke sistemine ihtiyaç vardır. Çünkü şebeke canlıdır ve sürekli olarak güncellenmek ihtiyacı vardır bu da ancak ciddi bir otomasyon ile mümkündür. O zaman şebeke ve donanımları hakkında detaylı bir bilgiye sahip olunabilir ki; bu bilgiler ile EPDK (Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu) nın yayınlamış olduğu Transformatörlerin TKK (Transformatörlerin Kayıp Katsayısı) ve Dağıtım hatlarının HKK  (Hat Kayıp Katsayıları) yöntemleri ile görev bölgesindeki teknik kayıpları yaklaşık olarak hesaplamak mümkün olacaktır.

Bir taraftan kayıp ve kaçak miktarları ayrıştırılabilirken; diğer taraftan sıfır kayıplı diye tabir edilen (iletim sistemindeki bara üzerinden ölçümü yapılan müşterilerin hat kayıpları da dolayısı ile müşteri tüketimi içinde olduğundan,

Ayrıca; Müstakil trafodan beslenen abonede, ölçme alçak gerilim tarafında (0.4 kV) yapılırsa faturalama dönemindeki aktif ve reaktif enerji tüketimleri % 3,5’i geçmeyecek şekilde artırılarak faturalamaya esas değerler bulunularak faturaya ilave edildiği göz önüne alınırsa,

Ancak, boşta gerilim altında bulunan transformatörden etiketinde yer alan bir aylık kayıplarının altında tüketim yapıldığı tespit edildiği takdirde; etiketindeki aktif ve reaktif kayıplar ile sayaçtaki aktif ve reaktif tüketim arasındaki fark trafo kaybı olarak ayrıca fatura edileceğinden dolayı,

Gerçeğe en yakın teknik kayıp miktarı belli olduktan sonra görev bölgesindeki kaçak/kayıp verileri ayrıştırılarak kaçak ve kayıp bilgisine ayrı ayrı sahip olma imkânı vardır.

Tahakkuk/tahsilat oranları da ayrıca tutara göre, fatura adedine göre; yapılan tahsilatların dönem borcu veya bakiyeden tahsil durumları da ayrıca dikkatle incelenmelidir.

Teknik olmayan (kaçak) kayıplara gelince;

Bunları genel olarak doğru ölçümlenemeyen tüketimler diye tanımlayabiliriz, buna dahil olarak,

–          İzinsiz şebeke bağlantıları,

–          Ölçü cihazlarına müdahale edilmesi,

–          Uyumsuz ölçü devreleri,

–          Hatalı bağlantılar,

gösterilebilir, ve bunların en kısa sürede mümkün olan en alt seviyeye çekilmesi Perakende satışçıların görevleridir.

Kısaca sistemi kurallarına göre yönettikten sonra başarı kazanmamak mümkün değildir.

Coşkun TEZEL

Yazar: Coşkun TEZELYorum yapınKategori: MakalelerEtiketler: akıllı şebeke, akıllı şebekeler, dağıtık üretim, edaş, Smart grid, türkiyede akıllı şebekeler



Birincil kenar çubuğu

Sosyal Hesaplarınızda Bize de Yer Verin!

+30.000 okuyucumuza teşekkür ederiz. Siz de aramıza katılarak ekosisteme katkıda bulunun...

Eposta adresinizi paylaşmak istemiyor musunuz? Size uygun platformlar için ↓↓↓

  • Facebook
  • Google+
  • Instagram
  • LinkedIn
  • Medium
  • Pinterest
  • RSS
  • StumbleUpon
  • Tumblr
  • Twitter
  • YouTube

En’ler

  • Tek ve Çok Zamanlı Tarife Nedir?
  • Elektrik Faturası Açıklamaları

Köşe Taşı İçeriklerimiz

nesnelerin interneti makale nesnelerin interneti nedir nesnelerin interneti avantajları nesnelerin interneti araştırma nesnelerin interneti bileşenleri nesnelerin interneti ve büyük veri nesnelerin interneti hakkında bilgi cisco nesnelerin interneti nesnelerin interneti çevre nesnelerin interneti yapılan çalışmalar ve ülkemizdeki mevcut durum nesnelerin interneti faydaları nesnelerin interneti güvenlik nesnelerin interneti güvenliği nesnelerin interneti geleceği nesnelerin interneti girişimleri nesnelerin interneti geliştirme nesnelerin interneti girişimci nesnelerin interneti güvenli nesnelerin interneti haberleşme nesnelerin interneti ıot nesnelerin interneti ıot nedir nesnelerin interneti ile ortaya çıkan teknoloji nedir nesnelerin interneti kavramı nedir nesnelerin interneti yüksek lisans nesnelerin interneti mimari model nesnelerin interneti mimari model önerileri nesnelerin interneti medium nesnelerin interneti mekatronik nesnelerin interneti nerelerde kullanılır nesnelerin interneti nasıl kullanılır nesnelerin interneti nedir kısaca türkçe nesnelerin interneti nedir ne işe yarar nesnelerin interneti nedir örnekler nesnelerin interneti özellikleri türkçesi nesnelerin interneti olan nesnelerin interneti (internet of things) aşağıdakilerden hangisi nesnelerin interneti olarak gösterilemez nesnelerin interneti örnek projeler nesnelerin interneti önemi nesnelerin interneti örneği nesnelerin interneti öğrenme nesnelerin interneti proje ödevi nesnelerin interneti pazarlama nesnelerin interneti protokolleri

Çözüm Sağlayıcılar Neden IoT Platformlarına Entegre Olmalı?

Copyright © 2022 - akillisebekeler.com | Yeni Nesil Akıllı Teknolojiler -Giriş