Eskiden çok daha seyrek görülen pandemi, 2000’den beri ortalama 5 senede bir (Domuz Gribi, SARS, MERS vb) görülmeye başlandı. İngiliz Bilim İnsanlarına göre bu salgınların tek nedeni var o da “insanoğlu”. Unuttuğumuz bir şey var ki insanoğlu doğaya zarar verse de doğa bir şekilde yaşamını sürdürür. Çok daralırsa insanın üzerine bir afet salar, insan can derdindeyken o da kendi yaralarını sarar. İnsanoğlu, kendi hayatını idame ettirmek adına neler yapması gerektiğine odaklanmalı.
Kontrollü normalleşme süreci başladı ama uzmanların yorumuna göre “yeni normal” imiz eskisinden farklı olmalı ki pandemi nüksetmesin ya da yeni pandemiler oluşmasın. Eskiden yapmadığımız neleri yapalım ki yeni pandemi ihtimalini azaltalım? En iyi tavsiyeleri işin uzmanları verir, bununla birlikte belki çoğumuzun bildiği ama hatırlatmakta fayda gördüğüm birkaç somut öneriyi aşağıda paylaşıyorum:
– Merkezi yönetim, yerel yönetim, özel sektör, STK ve vatandaşlar olarak daha fazla işbirliği için “fedakârlık” yapmalıyız. Örneğin her il için Valiliğin, Bakanlıkların Taşra Teşkilatlarının, Belediyelerin, Üniversitelerin, Kalkınma Ajanslarının, Teknokentlerin, OSB’lerin, STK’ların, Teknoloji firmalarının temsilcilerinin olduğu İl Akıllı Şehir Kurulu oluşturmalıyız.
– Eskisine göre daha az hava kirliliği yaratmalıyız. Örneğin bunun için bireysel araçlar yerine daha fazla toplu taşımayı tercih etmeliyiz, elektrikli araçlarla toplu ulaşım ya da bireysel ulaşım (elektrikli otomobil, bisiklet, scooter) için sürdürülebilir altyapıları hayata geçirmeliyiz.
– Yeşil enerji açısından cennet olan ülkemizde fosil tabanlı enerjiden güneş, rüzgâr gibi yeşil enerjiye geçiş yapmalıyız. Bu konudaki yerli üretimi daha fazla desteklemeli, bürokratik engelleri azaltmalıyız.
– Su ve gıda israfını azaltacak çözümlere odaklanmalıyız. Tarlaları akıllı ve uygun maliyetli sulama teknikleriyle sulamalı, evdeki musluklarda sızıntı olup olmadığını düzenli şekilde kontrol etmeliyiz. İhtiyacımız kadar alışveriş yapmalı, artan gıdaları değerlendirmenin yolunu bulmalıyız. (Bu alanlardaki tasarrufun kontrolü daha zor olduğu için bilinç yaratmaya dayalı orta vadeli çözümler olası görünüyor)
Vahşi Yaşam Alanları Korunmalı
– Tarım ya da yerleşim için vahşi yaşam alanlarını tahrip etmemeliyiz.
– Şehirlere olan göçü önce azaltmalı sonra kırsala dönüş başlatmalıyız. Kırsalda bir yaşam ekosistemi oluşturmalı, çocuklara ve gençlere çiftçiliğin ülkenin geleceği için olan önemini anlatmalıyız.
– Bütün projeleri bütünleşik, veriye dayalı ve şeffaf bir şekilde yönetmeliyiz. Her bileşeni ilgili ildeki ve sonra da merkezdeki şehir yönetim platformuna entegre çalıştırmalıyız. Böylece hem halkın güvenini kazanmış oluruz hem o ildeki proje tecrübelerinden faydalanarak aynı iş için diğer illerdeki yatırım maliyetini azaltabiliriz hem de sistemi ölçerek kaliteli yönetim sağlayabiliriz.
Yukarıdaki maddelerden daha önemli bir şey var ki o da “farkındalık”. Yani biz vatandaşa yaptığımız işi doğru anlatabilirsek başarının kendiliğinden geleceğine inanıyorum. Akıllı aydınlatmadan elde edilen tasarrufla ihtiyacı olan ailelere aş götürüleceğini, parklara konulan güvenlik sistemi ile ebeveynlerin akıllarının çocuklarında kalmayacağını, yeşil enerji sistemleri sayesinde yaşadığı yerdeki havanın, suyun, ormanın daha az etkileneceğini, köyünden göçmek zorunda kalmayacağını doğru anlatabilmeliyiz. Böylece vatandaş, projelerin kendisine olan faydasını fark eder ve sahiplenir. Vatandaşın talebini yerine getirmekten de hem kamu hem de özel sektör memnuniyet duyar.
Yukarıdaki çözüm önerilerini hayata geçirmenin kolay olmadığını biliyorum ama imkânsız değil. Atalarımız birçok zorluğun üstesinden büyük mücadeleler vererek gelebilmişler ki “zahmetsiz rahmet olmaz” demişler. Ülke olarak büyük işler başardık, kamu-özel sektör-vatandaş işbirliği ile bu işi de başaracağımıza yürekten inanıyorum. Yaptığımız seçimlerin sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Doğru tercih yaparsak hem kendimiz hem de göz bebeğimiz çocuklarımızın geleceği için elimizden geleni yapmış olacağız; doğru tercih yapmazsak daha sık, daha öldürücü ve ekonomik etkisi daha ağır pandemilere seyirci kalacağız.
İnsan diğer varlıklardan farklı olarak akıl ve vicdan sahibidir. Her iki özelliği de yine kendi çıkarı adına yaşadığı yer için de kullanmalıdır. Hep söylediğimiz gibi; Akıllı şehir ya da akıllı yer, kaynaklarını sürdürülebilir verimlilikle kullanan şehirdir ve bu bir tercih değil bir zorunluluktur.