
Şu anda elimde bulunan bir Elektrik Tüketicisi(abone) adına düzenlenmiş olan Kaçak Elektrik Faturası ve oluşturulma tarihi meçhul olan (elimde olan belgelere göre 49144 abone adına düzenlenmiş olan birçok kaçak tahakkuk bilgisine göre bazı tahakkuklar 2010 tarihinden sonraki bir tarihte ve eski tarihlerle tahakkuk ettirildiği belgelidir.) bir tahakkuk bilgisine göre;
İlk Okuma Tarihi: 31.12.1899 (Binsekizyüzdoksandokuz)
Son okuma tarihi: 28.09.2002
Tahakkuk Tarihi: 01.01.2002
Son Ödeme Tar.: 30.10.2002
Sarfiyat kwh. : 0 (Sıfır)
Birim Fiyat : 0 (Sıfır)
Fatura Tutarı : 305.600.00 Tl.
Hadi yetkilinin ilk okuma tarihini yanlış yazdığını düşünelim? Peki tahakkuk tarihi ile son ödeme tarihi arasındaki 11 aylık vadeyi nasıl izah edebiliriz acaba?
Daha, Malatya’mıza elektrik gelmeden, vatandaşlarımızın çıra ve kandil ışığında aydınlandığı dönemlerde, elektrik ticaretini başlatarak büyük bir vizyon örneği sergileyen SİRKet ve Elektrik olmadan elektrik kaçağını icat eden bu tüketicileri gönülden kutluyorum.
Hadi zekâmızı tatile gönderip bu tutarsızlıkları hata olmuş diye kabul edelim? Peki bu saçmalıklara itiraz eden tüketiciye, çakma Polat Alemdar pozlarında sözde cevap! veren, diğer zamanlarında ise çalıştığı SİRKetinde kutsal görevini icra eden o muhteşem uzmanlara ne demeli?
Peki ya o muazzam uygulama yazılımına ne buyurmalı, bu yazılımcığın hiç mi denetim ve uyarı mekanizması yoktur.? Hiç mi kullanıcısını uyarmaz veya o yazılım aracılığı ile kullanıcılar istediğini yapabilme özgürlüğüne sahip midirler?
Elbette görevinin gerektirdiğini en iyi şekilde yerine getiren şirketlerin olduğunu da biliyoruz. Ama bu çürük elmaların bulunduğu bölgelerde tüketicilerin ıstıraplarını okuyucularımın hayal dünyasına ve takdirlerine bırakıyorum.
Kaçak Elektrik Faturası – Yaklaşım Ne Olmalı?
Gerek bu yazılarımızdan dolayı Gerekse konuşmacı olarak katıldığım yerel tv programlarını izleyen ve Türkiye’nin birçok bölgesinden e-mail yolu ile Elektrik tüketicileri olarak sorunlarını ileten okuyucularımız bilirler ki hiçbir şekilde ön yargılı değil! Aksine Yasa ve Yönetmeliklere göre doğru olan ne varsa o cevapları kendilerine iletiyorum. Ama yukarıdaki gibi birçok örneği görünce sizlerle paylaşmak gereğini duyduğum için zaman, zaman yazmak zorunda kalıyorum.
Bazı şirketler tamamen kendi işlerine odaklanarak başarılı uygulamalar yaparken; bir siyasi grubun gölgesine sığınarak, siyasi grubun gücü ile tüketicilerini tehdit ederek, silik, beceriksiz, agresif ve malı götürme heveslisi SİRKetler ise sektöre, tüketicilere, kendilerine ve gücü ile tüketicileri tehdit ettikleri siyasi güce zarar vermektedirler.
Bu tüketicilerin birçoğu ilgili SİRKete ve yetkili kurumlara yazılı olarak müracaat ettikleri halde; altı, yedi ay geçmesine rağmen cevap alamadıkları nedeniyle, benim tavsiyem mağdur olan her tüketici yetkili mahkemeler nezdinde hakkını aramaya yönelmelidir.
Bizim temennimiz ise herkesin hakkının, hukukunun korunduğu, dürüst ticaret ilkeleri çerçevesinde, SİRKet ile Şirketlerin birbirinden ayrıldığı bir özelleştirme olmasıdır
Bir cevap yazın