
Smart Grid (akıllı şebeke) dönüşümü ile daha akıllı bir enerji yönetiminin sağlanması Schneider’in önde gelen vizyonlarından biridir.
Elektrik endüstrisi ile ilişkisi bulunan kimsenin günümüzde “Smart Grid” konusunu göz ardı etmesi mümkün değildir. Fakat “Smart Grid” yani akıllı şebeke kavramı tam olarak ne demektir?
Web üzerinde Smart Grid ile ilgili çok sayıda yararlı bilgiler mevcut olmasına rağmen konu ile ilgili sadece kısmi bilgi veren broşürler yayınlanmıştır.
Bu güne kadar “Smart Grid” ile ile ilgili, haberleşme ve otomasyona dair teknik bakış açıları tartışılmıştır, fakat Smart Grid ifadesinin “Smart (akıllı)” kısmına dahil edilmesi gereken pazarların şeffaflığı ve tüketimdeki davranışsal değişiklikleri ile ilgili önemli ticari açılar da mevcuttur.
Gerçekten de Smart Grid uygulamaları, gelecekte kaynak – talep dengelemesi için daha fazla veri ve araştırma fırsatı sağlayacaktır.
Bu makale, üretim aşamasından son kullanıcıya kadar bütün dağıtım şebekesinin teknik ve ticari özelliklerini; Smart Grid için gereken enerji ve alt yapı kaynaklarını ve yerel mevzuatlar kapsamında teknik ve ticari zorlukları özetlemektedir.
Başlıklarımız
İçerik
Hedef
Giriş
20. yüzyıla “sessiz” şebeke mirası
Gelecekteki zorluklar ve 21. yüzyıl şebekesi
Smart Grid’in getirdikleri ve Smart Grid uygulama örnekleri
Yeni teknolojinin Arz & Talep tarafına etkileri
Sonuç
Yararlı referanslar
Hedef
Bu makalenin hedefi okuyucuya Smart Grid kavramı ile ilgili teorik bilgileri sunmaktır. Özellikle Smart Grid uygulamalarının kapsamlı ve doğru bir şekilde yapılması için son kullanıcıların önemine vurgu yapılmıştır.
Smart Grid, verimli, sürekli, ekonomik ve güvenli elektrik sağlamak amacıyla kendisine bağlı tüm kullanıcıların – jeneratörler, tüketiciler – işlemlerini akıllıca entegre eden bir elektrik şebekesidir.
Bir Smart Grid sistemi, yenilikçi ürünleri ve servisleri haberleşme sistemleri üzerinden görüntüleme ve kontrol için kullanılır:
Çeşitli büyüklüklerde ve farklı teknolojilere sahip alternatörlere ait bağlantıların ve işletimlerin kolaylaştırılması
- Tüketicilere, elektrik sisteminin işletme optimizasyonunda kendi rollerini oynama imkanının tanınması
- Tüketicilere daha kapsamlı bilgi ve daha fazla kaynak ve sözleşmenin sunulması
- İyileştirilmiş seviyede Güvenilir ve Güvenli beslemenin sağlanması
Akıllı Şebeke Sisteminin Özellikleri
Akıllı şebeke sistemleri kendi kendini iyileştiren teknolojiye sahiptir. “Smart Grid” elektrik sisteminin çevresel etkisini önemli ölçüde azaltırken, iyileştirilmiş enerji sürekliliği ve konfor ve son kullanıcılara rekabet gücü yüksek bir enerji kaynağı sunar.
Akıllı şebeke sistemlerinin geliştirilmesi için, coğrafyaya bağlı olarak değişkenlik gösterebilecek, pek çok etken vardır:
- CO2 emisyonları ve Kyoto protokolüne uygunluk
- Altyapının korunması veya iyileştirilmesi olmadan daha fazla yük alabilme
- Haberleşme şebekesinde hız ve güvenilirlik kazandıran teknolojik gelişimler
- Toptan satış yapan enerji piyasasının serbestleştirilmesi ve ayrıştırılması
- Toplam enerji giderleri
- Elektrikli araçların uyumundaki beklentiler
- Şebekede daha yüksek güç kalitesi ve güvenilirlik ihtiyacı
Smart Grid kurulum aşamasında sosyal ihtiyaç ve mevzuatın yanı sıra teknoloji, pazar ve ticari etkenler, çevresel etkiler, standardizasyon ihtiyacı ve ICT (Enformasyon & İletişim Teknolojisi) mutlaka göz önüne alınmalıdır.
20. yüzyıl “sessiz” şebeke mirası
Geçmişte, büyük kuruluşların ve Avrupa’da bazı coğrafi bölgelerin dışında, enerji kullanıcıları arzdan ve günün kullanım saatinden bağımsız olarak sabit bir ücret ödüyorlardı.
Bu konuda farklı bir motivasyonları olmadığından, kullanıcılar günlük döngülere aşırı yüklenerek gerilim çökme ve yükselmeleri oluşturdular ve hava durumuna bağlı olarak sıcak yaz ve soğuk kış aylarında enerji kaybını arttırdılar.
Dağıtım şirketlerinin ortak amacı ise sadece tedariğin kesilmemesiydi. Elektrik ekonomik olarak depolanamadığından, oluşturulan kapasite, kesinti riskiyle beraber en yüksek kullanım tepe değerinden daha fazla olmalıydı.
Ne yazık ki, ABD’nin de içinde bulunduğu bazı coğrafyalarda “kullanımdan fazla üret” modeli 1900′lerin sonunda, dağıtım şirketlerinin sermayelerini gereğinden fazla alt yapı yatırımına harcamaları ve bunun sonucunda devletin bu bütçeyi kesmesi ile iflas etti.
Bunun sonucunda bu bölgelerde genişlemiş fakat bakımı tam olarak yapılmamış ve tasarlandığı kullanımın çok ötesinde kullanılan, sürekli arıza ve kesintiye yol açan güç dağıtım şebekeleri oluştu.
Dağıtım Şebekeleri Tarihi
Dağıtım şebekeleri ilk olarak 1900′lerin başında dizayn edildi, otomasyon teknolojileri elbette yoktu.
Yüzyılın ikinci yarısında haberleşme şebekelerinin ve otomasyon kullanımının başlamasıyla, otomasyon sistemleri genellikle tüketiciye yakın olan dağıtım şebekelerinin yerine şebekenin daha yüksek kademelerindeki iletim sistemlerine entegre edildi.
Otomasyon sistemlerinin kurulmasıyla beraber, çoğu kullanıcı için enerji sürekliliğinin sağlanması yeterliydi ama yüzyılın sonuna doğru bir çok kullanıcı şebekenin sağlayabileceğinin çok ötesinde bir “Güç Kalitesine ” ihtiyaç duydu.
Elektroniğin toplumda yayılmasıyla, daha yüksek ve daha kaliteli güce olan ihtiyaç, otomasyon olmadan sağlanamayacak kritik seviyeye ulaştı.
Özet olarak, geleneksel enerji pazarı tedarik zinciri tarafından yönetilirdi, bugünkü büyüyen pazarsa müşteri odaklı olarak gelişmektedir.
Gelecekteki zorluklar ve 21. yüzyıl şebekesi
İklim değişimini sera gazlarının etkisini azaltarak sınırlandırmak global bir hedef haline geldi. 1997′deki Kyoto sonuç bildirgesinde bir çok ülke enerji verimliliklerini arttıracağını beyan etti.
Aralık 2009 Kopenhag sonuç bildirgesinde de üye ülkeler kendilerine bu konuda büyük hedefler koydular.
Önümüzdeki hedef 2030 yılında enerji ihtiyacı tam 2 katına çıkacakken, CO2 emisyonunu yarı yarıya düşürmektir.
Elektrik üretimi, enerji denkleminde iklim değişikliği konusunda önemli bir rol oynamaktadır ve çözümün en büyük destekçisi olacaktır.
Elektrik, elektronik ve haberleşme endüstrisinin sağladığı Smart Grid çözümleri bu zorlukları aşabilecek kapasitededir.
Smart Grid elektrik üretimi ve elektrik ihtiyacı arasındaki dengeyi sağlamaya yardımcı olacak ve ihtiyaç duyulan altyapıyı optimize edebileceği gibi daha fazla yeşil enerji üretimini de sağlayabilecektir.
Smart Grid bize aşağıdakileri yönetme imkanı sağlayacaktır:
- Yenilenebilir enerji yatırımlarındaki büyüme ve fosil yakıt emisyonundaki yasaklamalar sayesinde olumlu çevresel etkiler
- Diğer ürünlerden daha fazla artması beklenen konvansiyonel fosil yakıtların maliyeti
- Merkezi güç üretimi alanlarına karşı toplumsal tepki (özellikle nükleer teknoloji)
- Dağıtım sistemleri ve son kullanıcı bağlantılarında mikro üretimin eklenmesi ve kullanılması
- İletim ve Dağıtım altyapısının iyileştirilmesi
Çok büyük değişikliklerin olmaması durumunda, sürekli elektrik tedariğine ihtiyaç duyan kritik işlemler artarken elektrik şebekelerimizde geçici ve kalıcı kesintilerin sayısı da artacaktır.
Ticari bakımdan dünyada, özellikle Avrupa ve ABD’de bir çok elektrik pazarı, üretim, iletim ve dağıtım alanında devlet kontrolü altında olmaktan çıkmaktadır. Bu da Smart Grid’e iki yönlü bir fonksiyonellik sağlamaktadır:
- Enerji ticareti ve transferi artık rutin olarak geniş coğrafi alanlara yayılmakta ve enerji piyasasındaki fiyatları hızla düşürmektedir.
- Son tüketiciler, düşen fiyatlardan yararlanabilirler ve pazar fiyatlarına göre kendi tüketimlerini kontrol etme motivasyonuna sahiptirler.
Smart Grid’in sağladıkları ve uygulama örnekleri
Smart Grid başta aşağıdakiler olmak üzere yeni teknolojiler ve uygulamaları getirecektir:
Siber güvenlik
Smart Grid’in haberleşme ve şebeke oluşturma işlemiyle büyük ilgisi olması nedeni ile siber güvenlik en önemli konu haline gelmektedir. Bununla ilgili birbirini tamamlayan iki bakış açısı mevcuttur:
- Veri alt yapısı hacker ve zararlı yazılımlara karşı korumaya ihtiyaç duymaktadır: standart komisyonları bu konu ile ilgili çalışmalarını sürdürmektedir.
- Kullanıcılar özel bilgilerinin korunmasına ihtiyaç duymaktadırlar. Bilgilerin nasıl saklanacağı ve kimlerin erişim izini olacağı hala tartışma konusudur.
Smart Grid teknolojisinin net trendlerinden biri, internetteki iletişim için kullanılan TCP/IP protokolünün standartlaştırılmasıyla elde edilen “IP yakınsamasıdır”. Üzerinde çalışılan alanlardan biri de daha güvenli araç ve yazılımlar için güvenlik standartları ve uygulamalarıdır; IP V6′da buna dahildir.
Hizmet Odaklı Yapı (SOA)
SOA uyumlu yazılım ve yapılar, normalde birbirinden ayrı olan sistemlerin birbiriyle etkileşimini ve bağlanabilirliğini sağlayan endüstriyel bir standarttır.
W3C (World Wide Web Consortium) tarafından belirtilen özelliklere göre Smart Grid fonksiyonelliğinin önemli bir kriteridir. Bu şartnameler, karşılıklı gönderimlerin ne kadar güvenli olduğunu tanımlayan WS- Security’ye sahiptirler. Aynı zamanda https gibi teknolojilerin kullanımında da ihtiyaç duyulduğunda kullanılabilir.
Bugün, sadece bir kaç sistem SOA yapısı içerisinde yer alabilecek, kurumsal yazılım mimarisine sahiptir.
Zaman içerisinde, tüm sistem ve araçlarımız, satıcı sistemleri ve müşteri özellikleri ile etkileşim içerisinde olacak bu ana mimariye sahip olacaktır.
W3C spesifikasyonları, NIST ( Ulusal Standart ve Teknoloji Enstitüsü) tarafından benimsenen, web servisleri ve web tabanlı uygulamalarıyla uyuşan çekirdek bir stratejidir.
Karbon Emisyon ticareti
Karbon Emisyon ticareti ( aynı zamanda emisyon ticareti, beyaz kredi, emisyon üst sınır ticareti), ekonomik teşvikler sağlanarak emisyon ve kirlenme konusunda azalmalar hedefleyen ve kirlenmeyi kontrol etmeyi amaçlayan resmi bir programdır.
Tüketicinin enerji tasarrufu ve karbon yayılımını düşüren adımlar, potansiyel para tasarrufu da sağladığından öncelik kazanmıştır. Bu mekanizmanın doğru bir şekilde devreye alınabilmesi için Smart Grid sistemleri büyük öneme sahiptir.
Akıllı ölçüm
Akıllı ölçümler, izleme ve kontrol teknolojileri ile birlikte daha dinamik fiyatlama şemaların oluşmasında anahtar rolü üstlenecektir.
Doğru bilgilere sahip olduktan sonra kullanıcılar, akıllı şebeke kontrollerinin fiyat sinyallerine göre tüketim alışkanlıklarını uyarlayabileceklerdir.
Akıllı ölçümlerin ev kullanıcılarına yönelik bir arayüz olarak kullanılması da düşünülmektedir. Üreticiler tarafından kullanılabilecek bir web arayüzü ve entegre kontrollü ev otomasyonu seçenekleri araştırılmaktadır.
Dağıtılmış Enerji Kaynaklarının Entegrasyonu
Dağıtılmış Enerji Kaynakları konsepti dağıtılmış üretim teknolojilerinin ötesine geçmektedir. Hem yenilenebilir hem de yedeklenen üretim kaynaklarını, depolama donanımlarını (elektriksel ve termik depolama), elektrikli araçları ve akıllı aletleri kapsamaktadır.
Mikrogrid
Mikrogrid bir kaç bina ve küçük bir topluluğa güç tedarik etme amacıyla dizayn edilen küçük ölçekli bir elektrik şebekesidir.
Microgridler enerjiyi daha verimli kullanan rüzgar türbinleri, fotovoltaik santraller gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını arttıracaktır.
Aktif şebekeler
Geleneksel şebekeler pasif olarak yönetiliyordu.
Aktif şebekeler , üretici ve tüketicilerin daha kolay bağlanabilmesini sağlamakta, dağıtım şirketi ve müşterilerin daha iyi etkileşebilmesine izin vermekte, ve kısa vadede olduğu gibi uzun vadede de tüketici ve üretici için alım cazibesi sunmaktadır.
Aktif şebeke yönetimi, şebekelerin enterkonnekte hale gelmesi ve lokal kontrol alanlarının (‘hücreler’) kullanımından meydana gelir.
Bu tarz şebekeler, tüketiciler için bir çok hizmet olanağı sağladığı gibi daha yüksek işletim güvenliğini de sağlamaktadır. Sistemdeki dağıtılmış üretim seviyesinin artmasıyla, aktif şebekeler gittikçe daha büyük öneme sahip olmaktadırlar.
Yeni teknolojinin Arz & Talep tarafına etkileri
Dağıtım şirketi şebekelerinde otomasyon 30 yıl önce başladı. Genel olarak otomasyon sistemlerine sahip iletim ağlarından farklı olarak, dağıtım ağları limitli bir dağılımdan dolayı şebeke operatörüne ancak temel otomasyon, uzaktan görüntüleme ve bu kompleks ve çok geniş ağı limitli kontrol imkanı sağlamaktadır.
Otomasyon uygulamaları yapılmasındaki en önemli temel neden, tedarik güvenilirliği, enerji sürekliliği ve işletme maliyetlerinin düşürülmesiydi.
Yeni nesil dağıtım otomasyonu aynı zamanda yeni ihtiyaçları da karşılayabilecektir:
- Kaynakların izlenmesi: ekipmanlara yeni sensörlerin yerleştirilmesiyle, ekipman durum bilgilerinin bir kaynak yönetim yazılımına iletilmesi ve yatırım & yenileme planlamalarında iyileştirme.
- Elektrik hırsızlığının azaltılması: Şebekenin belli kademelerinde akıllı ölçümlerin karşılaştırılmasıyla, kayıp-kaçak oranlarının ve dağıtım şirketi verimliliğinin iyileştirilmesi.
- Dağıtılmış enerji kaynaklarının entegrasyonu
- Güvenlik izleme uygulamalarının eklenmesi (gözetim kameraları)
İleri Seviye Dağıtım Otomasyonu Bileşenleri:
- Yeni şebeke yönetim konsepti (eski şebeke işletme kurallarının değiştirilmesi ile oluşturulmuştur)
- Varolan dağıtım hatları ve kablolara yeni sensörlerin eklenmesi
- Yeni haberleşme kanalları ile daha üst seviye otomasyon (özellikle AMM/AMI haberleşme sistemleri ile akıllı ölçümler)
- Bu sensörler ve haberleşme altyapısının kontrol merkezleri ve bilgi işlem uygulamalarıyla entegrasyonu.
Yeni uygulamalar sistem güvenliğinin bakımını yapıp, güç kalitesi ve tedarik sürekliliğini artırırken dağıtılmış enerji kaynaklarının entegrasyonunu da destekleyecektir.
- Kendi kendini onarma, otomatik olarak tekrar servise girme özelliği
- Orta gerilim ve alçak gerilim şebekelerinde izleme ve kontrolle, akıllı trafo merkezleri konsepti
- Güç kalitesi izleme ve analizi ile ileri seviye şebeke görüntüleme imkanları.
- Kontrol merkezi operatörlerine yönelik daha fazla şebeke yönetim imkanı (dağıtım tahmini vs.)
Dağıtım Otomasyonu Standartları
Standartlar, dağıtım otomasyonu uygulamalarını ve tüm ekipmanların entegrasyonunu destekleyecektir.
- IEC 61850 uygulamaları, kontrol merkezlerinden fider kademesine kadar tüm dağıtım otomasyonu alanlarını kapsayarak sadece dağıtım merkezi uygulamalarının çok ötesinde genişleyecektir.
- IEC 61968 Genel Bilgi Modellemesi, başka bilgi işlem uygulamalarına (CRM, GIS, MDM…) bağlanabilirliği sağlayacaktır.
Bununla birlikte bu haberleşme ağları ek kapasiteye, mevcut alt sistemler arasında sürekli haberleşme ve enterkonnektiviteye ihtiyaç duyacaktır. Gelecekte HVDC (DC İletim), FACTS (Esnek AC İletim Sistemleri), UHV (Ultra Yüksek Gerilim), VFT (Değişken Frekans Transformatörü), WAMS (Geniş Alan Görüntüleme Sistemleri), süper iletken donanımları gibi teknolojiler daha da akıllı bir haberleşme şebekesinin oluşturulmasını sağlayacaktır.
Yeni teknolojinin Arz & Talep tarafına etkileri
Smart Grid’in üç ana hedefi aşağıda özetlenmektedir:
- Şebeke kapasitesini optimize etmek için elektrik enerjisinin arz ve talep tarafını daha iyi dengelemek, yük eğrisinde günlük dalgalanmaları önleyerek, “yük faktörünü” maksimize etmek.
- Üretim ve iletim kısıtlamalarından dolayı oluşan enerji maliyetlerindeki oynamaları düzenlemek.
- Son kullanıcı tarafında daha fazla dağıtılmış üretim (yenilenebilir veya konvansiyonel) ve enerji depolamaya olanak tanıyan micro gridler’in kurulması.
Modern Haberleşme ve İnternet Teknolojileri
Sürekli yeni ekipman alarak kapasite genişletmek yerine, modern haberleşme ve internet teknolojileri kullanarak talep tarafındaki kaynakları daha düşük maliyetlerle kullanabilir ve bu üç hedefe rahatlıkla ulaşılabiliriz.
Son kullanıcıların kendi elektrik yüklerini kontrol edebilmeleri ve Smart Grid’in getireceği yeni ekonomik avantajları kullanabilmesi için bir çok önemli ölçüm yapmaları gerekmektedir.
- Ölçüm yapılamıyorsa iyileştirme yapılamaz. Son kullanıcının gerçek zamanlı karar verebilmesi ve analiz yapabilmesi için uygun ölçümleri alabilmesi gereklidir.
- Son kullanıcının ekonomik fırsatlar oluştuğunda harekete geçmesini sağlayacak enerji stratejileri olmak zorundadır. Ticari bir binada, Bina Otomasyon Sistemine değişik yük atma/alma senaryoları eklenebilir. Diğer taraftan bir üretim tesisi, ERP ve MRP sistemlerine üretim maliyeti ile enerji maliyeti karşılaştırmalarını ekleyebilir, böylece ürünlerde birim enerji maliyetini düşürmek için üretim miktarı ayarlanabilir.
Smart Grid uygulamaları geliştikçe, piyasa mekanizmaları da son kullanıcıların fiyat sinyallerinin gelişmelerine göre tepki verebileceği ve enerji pazarına aktif olarak katılabileceği şekilde gelişmektedir.
Yük Atma / Alma Programları
Basit yük atma/alma programları olarak başlayan bu uygulamalar, artık son kullanıcıların toptan enerji pazarındaki dalgalanmalara gerçek zamanlı reaksiyon göstermesini sağlayan yeni uygulamalara doğru evrimleşiyor. Bu, uygulamalar, optimum enerji tedariği için gereken altyapıyı optimize etmektedir ama aynı zamanda Smart Grid teknolojisinin uygulanmasını da zorunlu kılmaktadır.
Daha düşük maliyetlerin getirdiği avantajların yanısıra, Smart Grid sayesinde mümkün olan talep yönetim programlarının sosyal faydaları da bulunmaktadır.
Bir son kullanıcı tüketmediği her megawatt güç için karbon emisyonu da azalmış olacaktır. Üretilmeyen her megawatt/s için atmosfere 1 ton daha az karbon salınmaktadır.
Yukarda anlatıldığı gibi, Smart Grid’in ana hedeflerinden biri son kullanıcıların dağıtılmış üretime katkıda bulunmalarını ve enerji depolamalarını kolaylaştırmaktır. Bunun faydalı sayılmasının bir çok nedeni vardır:
- Hastanelerden gökdelenlere, veri merkezlerinden, soğutmalı depolara kadar tüm kritik yüklerde enerji sürekliliği şarttır. Smart Grid, kritik yüklerde yapılan arz/talep kontrolünü konutlardaki kritik yüklere kadar indirmektedir.
- Önümüzdeki 50 ila 100 yıl arasında, gazlı veya dizel yakıt ile çalışan araçların yerini alacak olan elektrikli araçlar sera gazı emisyonlarını önemli derecede düşürecektir.
- Diğer şeylerin yanında rüzgar ve hidroelektrik santraller, fotovoltaik santraller, ve enerji depolamasını kapsayan yenilenebilir enerji kaynakları yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır. Smart Grid teknolojisi, yenilebilir kaynakların şebeke bağlantılarının güvenli ve güvenilir hale getirilmesini sağlar.
Sonuç
Bugünün ve 1960 yılının elektrik endüstrisi arasında yapılacak bir karşılaştırma, çok küçük farklılıklar gösterecektir. Teknik açıdan, kullanıcılarının her türlü ihtiyaçlarını karşılayabilecek kapasitede bir şebeke inşa edilmesine çalışılmıştır.
Tüketiciler elektrik enerjisinin gerçek, değişken masraflarından uzak kalmışlardır ve elektrik şebekesinden fazla yük çekme nedeni ile oluşan ekonomik cezalarla ilgili bilgileri de yoktur.
Buna ilave olarak, bazı coğrafyalarda şebeke alt yapısı ile ilgili gerekli yatırımlar yapılmamıştır ve bunun sonucunda elektrik şebekesi optimum şekilde kullanılmamakta, dağıtım bölgeleri arasında denge sağlanamamakta, kullanıcılar sürekli kesintilerden muzdarip olmakta, önümüzdeki yıllarda gerekli olan kapasite büyümesi hesaplanamamakta ve sera gazı emisyonlarında ciddi artışlar oluşmaktadır.
İklimsel değişikliğe gösterilen toplumsal hassasiyet, enerji piyasasının serbestleşmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve yeni enerji depolama ve haberleşme teknolojileri, bize elektrik şebekelerimizi gözden geçirme ve şebekelerimizi Smart Grid – Akıllı Şebekeye çevirme şansını vermektedir.
Smart Grid, elektrik şebekesini bir IT ağı üzerinden birleştirir ve değerli enerji kaynaklarımızı daha iyi kullanabilmeyi ve enerji sektöründe daha “yeşil” bir büyümeyi mümkün kılar.
Smart Grid uygulamaları, yenilebilir enerji ve elektrikli araçların kullanımını arttıracak olan sosyal hareketliliği de mümkün hale getirir. Akıllı şebekeler fiyat sinyallerini doğru yorumlayan bilinçli tüketiciler ile şeffaf bir enerji piyasasının kurulmasını, şebeke kapasitesinin doğru kullanılmasını, tüm dünyada yeni gelişen ekonomilerin yüksek kalitede ve güvenilir enerjiye ulaşımını sağlayacak ve enerji sektörünü kökünden değiştirecektir.
Referanslar
- NIST
http://www.nist.gov/smartgrid/
- Avrupa Teknoloji Platformu
- Avrupa Enerji komisyonu
Bir cevap yazın